Ceza Avukatı
Ceza Avukatı olarak Kocaeli ve çevre illerinde ceza hukuku alanındaki davalarda hukuki destek sağlamaktayız. Ceza hukuku alanında ki tüm sorunlarınız için Kocaeli Ağır Ceza Avukatı olarak sizlerin hizmetindeyiz.
CEZA HUKUKU
A&G HUKUK BÜROSU; ceza hukuku alanında yer alan hukuki uyuşmazlıklar ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde dosyaların takibini yapmakta, itiraz edilmesi gereken mercilere durumu anında bildirmekte, düzenli olarak cezaevi ziyareti yapmakta ve müvekkillerine dosyanın her aşamasında bilgi vermektedir.
Ceza hukuku alanındaki uyuşmazlıklarda şüpheli, sanık, mağdur, müşteki, şikâyet eden, katılan gibi sıfatlarda bulunabilirsiniz. Hangi sıfatla olursa olsun, ceza hukuku alanında yaşadığınız tüm uyuşmazlıklar, yapılması gereken şikâyetler, açılması gereken davalar ve savunmalar için A&G HUKUK BÜROSU avukatları ile iletişim kurabilirsiniz. Mevcut bir dosyanız varsa dosya kapsamında yapılacak işlemler ve savunmalar; bir konu hakkında şikâyette bulunacaksanız şikâyetin nasıl yapılacağı ve soruşturma evresinin takibi gibi önemle ve dikkatle yürütülmesi gereken süreçler avukatlarımız tarafından büyük bir dikkat ve özveri ile takip edilecektir.
Ceza Yargılamasında Bulunanlar
Ceza yargılaması soruşturma evresi ve kovuşturma evresi olmak üzere iki önemli evreden oluşmaktadır. Bu evrelerde dosyalarda bulunan şahıslara farklı sıfatlar yüklenmiştir. Dosya içerisinde ilk etapta isimle belirtildikten sonraki aşamalarda, şahısların sıfatları ile adlandırma devam ettiğinden ceza yargılamasında bulunan sıfatlar önem arz etmektedir.
Müşteki
Halk dilinde şikâyetçi, şikayet eden olarak adlandırılan müşteki, ceza yargılamasında özellikle soruşturma aşamasında, sanıktan şikayeti bulunan ve şikayeti devam eden kişi olarak adlandırılır. Müştekinin, müştekilikten başka soruşturma evresinde herhangi bir sıfatı yoksa ceza almayacaktır.
Mahkemede Müşteki Ne Demek?
Ceza yargılamasında müşteki, işlenen suçtan zarar gören ya da mağdur olan kişiyi ifade eder. Kişi bir suça maruz kalmış olması sebebiyle şikâyet hakkını kullandığında, bir kamu davası açılmış olsa dahi müşteki sıfatını kazanır. Ayrıca müşteki kovuşturma aşamasında davaya katıldığı durumda “müdahil” sıfatını alır. Müdahil sıfatının ardından, davayı takip etme talebinde bulunursa ve mahkemece talebi kabul edilirse “katılan” sıfatını alacaktır. Katılan sıfatını aldıktan sonra müştekinin duruşmalara katılmaması işlemlerin devamlılığı için bir eksiklik arz etmeyecektir. İfadesi alındıktan sonra yokluğunda işlemlere devam edilebilecektir.
Sanık
Ceza yargılamasının ana unsuru sanıktır. Sanık yoksa aslında bir ceza yargılamasından bahsetmek pek mümkün olmayacaktır. Sanık, soruşturma evresinde şüpheli olarak adlandırılır. Yani suçu işlemiş olacağı düşünülen muhtemel kişiler şüphelidir. Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, mahkeme tarafından kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilmesiyle şüpheli sıfatı, sanık sıfatına dönüşecektir. Masumiyet karinesi doğrultusunda sanık veya şüpheli olarak şahsı adlandırmak kesinlikle suçlu olduğunu gösterir bir durum değildir.
Mahkemede Sanık Ne Demek
Savcının hazırlamış olduğu iddianamenin, sunulan ilgili mahkeme tarafından kabul edilmesi sonrası kovuşturma aşamasına geçilecektir. Kovuşturma aşamasından anlaşılması gereken, artık konunun en az bir hakim tarafından inceleneceği ve gizlilik kararı verilmediği sürece halka açık bir şekilde duruşmaların yapılarak tüm delillerin değerlendirileceği süreçtir. İşte bu aşamada bahsedilen suçu işlediği şüphesi ile hakkında yargılama yapılan kişi sanık olarak adlandırılacaktır. Özellikle sanık sıfatıyla bulunduğunuz ceza dosyalarında süreci bir avukat desteği ile yürütmenizi tavsiye ederiz.
Katılan Ne Demek?
Soruşturma evresinde şikayetçi veya müşteki olarak adlandırılan, suçtan zarar gören veya zarar gördüğü düşünülen kişinin; Soruşturma evresinden sonra duruşmaya katılması durumunda, davaya müdahil olmuş olur ve müdahil sıfatıyla anılır. Yürütülen davayı takip etmek istediğini mahkemeye belirtmesi ve mahkemenin olurundan sonra “katılan” sıfatını alacaktır. Katılan artık o davanın bir tarafı haline gelecektir.
Mağdur Nedir?
Ceza yargılamasında, işlenen suçtan veya fiilden zarar gören kişiye mağdur denir. Türk Ceza sistemimizde mağdur kavramı yalnızca gerçek kişiler için kullanılmaktadır. Suçtan zarar gören kamu veya tüzel kişi de olabilecektir. Ancak ceza yargılamasında gerçek kişi haricinde suçtan zarar görenlere mağdur denmemektedir. Mağdurun, ceza yargılamasında duruşmalara katılmama veya dosyayı takip etmeme durumlarında herhangi bir cezai sorumluluğu yoktur.
Soruşturma Nedir?
Ceza yargılamasında soruşturma evresi, suç işlendiği haberinin alındığı anda başlar. Soruşturma evresinin başlaması için “basit şüphe”nin oluşması gerekir. İhbar veya şikayet sonucunda ya da suç haberini alan Cumhuriyet savcısı kendiliğinden, kolluk güçleri vasıtasıyla işin gerçeğini araştırmaya başladığı aşamaya verilen addır. Soruşturmanın gizliliği esastır. Yani soruşturma ile ilgisi olmayan kişiler veya avukatlar dışındakiler soruşturma evresindeki bilgilere ulaşamaması gerekmektedir.
Adli Soruşturma
Cumhuriyet savcısının yürütmekte olduğu, basit şüphenin varlığı sonrası vakanın araştırılarak, gerek duyulması halinde iddianamenin hazırlandığı sürece adli soruşturma denmektedir. Savcının araştırmaları neticesinde iddianame hazırlanmasını gerektirecek bir durum olmaması halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebilecektir. Verilen karara mağdurlar, suçtan zarar görenler veya diğer ilgililer itiraz edebileceklerdir. Adli soruşturma, idari soruşturmadan tamamen bağımsızdır. Bir kişiye idari soruşturma sonucu ağır yaptırımlar uygulanabilecekken, adli soruşturmada suç unsuruna rastlanmayabilir veya tam tersi olması da mümkündür. Bu yüzden adli soruşturma ve idari soruşturmanın birbiri ile karıştırılmaması gerekmektedir.
İdari Soruşturma
Bir suçun işlenmiş olması şüphesi ile savcının yürütmüş olduğu sürece adli soruşturma denmektedir. Yine aynı fiil ve suçla alakalı şahsın bulunduğu görevi neticesinde herhangi bir yaptırım gerektirmesi durumunda müfettişler veya denetçiler aracılığı ile idari soruşturma yürütülmektedir. İdari soruşturma sonucunda herhangi bir yaptırım uygulanması veya uygulanmaması adli soruşturmayı etkilemeyecektir. İdari soruşturma neticesinde işten çıkarma, para cezası, aylık kesimi, kınama vs. gibi yalnızca idari yaptırımlara hükmedilebilecektir.
Hakkımda Soruşturma Var Mı?
Bir olaya veya suça karışmış olabileceğinize dair şüpheniz bulunması durumunda, şüpheye düştüğünüz yer cumhuriyet başsavcılığı ön bürosuna giderek, kimlik bilgilerinizle birlikte hakkınızda soruşturma olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Cumhuriyet başsavcılıklarında yapılan sorgulamalar yalnızca kendi bölgeleri için yapıldığından hangi adliyeye gittiğiniz önem arz etmektedir. E-devlet üzerinden vatandaşların soruşturma dosyalarını görebileceği bir ekran henüz eklenmemiştir. Ancak genellikle soruşturma evresinde çok müdahale edilebilecek bir durum olmadığından, lehe ve aleyhe tüm delilleri savcı toplamakta olduğundan tarafınız, ifadeye çağırılana kadar veya tarafınıza iddianameye ilişkin bir tebligat yapılana kadar panik içerisinde olmamanızı ve her türlü şüpheleriniz için öncelikle bir avukat desteği almanızı tavsiye ederiz.
İddianame Nedir?
Cumhuriyet savcısının, en az basit şüphe üzerine yapmış olduğu araştırmalar neticesinde ceza alma ihtimali bulunan kişilerin varlığı olması halinde, delillerin değerlendirilmesi ve yargılamanın yapılması için mahkemeye sunulan belgedir.
İddianame suçun ve yargılamanın genel çerçevesini oluşturmaktadır. Mahkeme aşamasında iddianamenin dışına çıkan bir suç tespit edilmesi durumunda bu suç yönünden yargılama yapılamamakta yeniden araştırma yapılarak iddianame hazırlanmak zorundadır. CMK m. 170’te iddianamede bulunması gereken hususlar açıkça sayılmıştır. Sayılan unsurlardan birinin eksikliği halinde iddianamenin sunulduğu mahkeme eksikliğin giderilmesi için iddianameyi geri gönderebilecektir. Ancak mahkemenin 15 gün boyunca susması iddianamenin kabulü anlamına gelmektedir.
CMK m. 170: (3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede; a) Şüphelinin kimliği, b) Müdafii, c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği, d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi, e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği, f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği, g) Şikâyetin yapıldığı tarih, h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri, i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, j) Suçun delilleri, k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, Gösterilir…
Savcının İddianame Hazırlama Süresi Ne Kadardır?
Cumhuriyet savcısı en az basit suç şüphesi bulunan durumlarda araştırmalarını en kısa zamanda ve en hızlı şekilde yapmaya çalışmaktadır. Suçun mahiyeti, araştırılacak hususlar, belge ve bilgilerin toplanma zorluğu, kamera görüntülerinin toplanması, delil araştırması, adli tıp raporları, olay yeri incelemesi, ifadeler gibi bir çok unsurun bulunduğu soruşturma evresinde savcı lehe ve aleyhe olan tüm delilleri toplamakla görevlidir. Adliye ve cumhuriyet savcısının iş yoğunluğuna göre değişmekle birlikte bir iddianameyi hazırlamak 3-20 hafta aralığında sürebilecektir. Aslında belirttiğimiz aralıktan daha önce veya daha sonra da iddianame hazırlanabilecektir. Tutuklu işler genellikle daha hızlı sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak yine de bu hususta bir sınırlama veya süre bulunmamaktadır.
Kovuşturma Ne Demek?
Soruşturma evresinin, cumhuriyet savcısının iddianamesini yetkili ve görevli mahkemeye sunması ve ilgili mahkemenin iddianameyi onaylaması veya 15 gün süreyle sessiz kalması sonucunda kovuşturma evresine geçilmiş olacaktır. Kovuşturma evresinde, iddianamede yer alan suç, sanık, suç tarihi, deliller teker teker hakim veya heyet aracılığı ile incelenerek olay açıklığa kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Hukukumuzda, kovuşturma evresinde hem yazılı hem sözlü usul ile yürütülmektedir. Duruşmalarda ayrıntılı beyanlar verilebileceği gibi yazılı olarak da dosyaya beyanlar sunulabilecektir. Bu aşamada bulunan dosyalarınız için hak kaybı yaşamamanız adına kesinlikle bir avukat desteği almanızı öneririz.
4.1. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (Takipsizlik)
Cumhuriyet Savcısı yapılan soruşturma sonucunda elde ettiği delillere nazaran bir değerlendirme yapar ve mevcut delillere göre sanığın beraat etme ihtimalini daha yüksek görürse takipsizlik kararı vererek soruşturmayı noktalaması kararına, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (kyok) veya diğer bir adıyla takipsizlik denmektedir. Savcının bu kararı sulh ceza mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere verilmekte ve ilgilere tebliğ edilmektedir. Suçtan zarar gören, mağdur gibi ilgililer anılan karara itiraz edebileceklerdir.
Gözaltı Nedir?
Cumhuriyet savcısının, suç şüphesi üzerine yakalanan kişi için kanunda sınırlı olan sürelerle özgürlüğünün kısıtlanmasına karar vermesi durumudur. Gözaltı kararı verilebilmesi için bir mahkeme kararı bulunmasına gerek yoktur. Ancak kolluğa veya gözaltı kararını veren savcıya verilecek dilekçe ile gözaltı kararına itiraz edilebilecektir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk önce gözaltı işlemini yapmakta daha sonra savcı uygun görürse gözaltı kararı verilmekte veya şahıs derhal salınmaktadır.
Gözaltı kararının verilebilmesi için en azından basit şüphenin bulunması gerekmektedir. En temel haklardan birisi olan özgürlüğü bir mahkeme kararı olmaksızın alıkoyan bu kararın olabildiğince hızlı bir şekilde işleme koyulması gerekmektedir. Savcı, gözaltı kararı verdiği durumu ve nedenini açıklar nitelikte kolluğa verdiği talimatla işlemler başlayacaktır. Gözaltına alınan kişi, gözaltından önce ve sonra genel sağlık muayenesine girmek zorundadır. Bunun amacı gözaltı süresi boyunca ve ifadede herhangi bir darp olayı ile karşı karşıya kalınıp kalınmadığını denetlemektir.
Gözaltı Süresi Ne Kadar?
Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı tabii ki süresiz değildir. En temel haklardan olan özgürlük hakkı sınırlandırıldığı için kanunumuzda gözaltı süreleri açık bir şekilde düzenlenmiştir. Öncelikle suç tipine göre ayrım yapılmaksızın genel kural en yakın kolluk birimine intikalinden sonra 24 saattir. Toplu işlenen suçlarda bu süre 1 günü aşmamak ve üç defayı aşmamak üzere cumhuriyet savcısı kararı ile uzatılabilecektir.
Terörle mücadele veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar açısından en yakın kolluk veya adliye birimine intikalinden sonra 48 saattir. Toplu olarak işlendiği durumlarda en fazla 4 gün olabilecektir. Bu durumların haricinde gözaltı süresi cumhuriyet savcısın talebi, sulh ceza mahkemesinin kararıyla (şahıs bu aşamada mahkemede dinlenmelidir.) 2 defa 4’er gün olmak üzere uzatılabilecektir. Yani terörle mücadele veya örgüt çerçevesinde toplu olarak işlendiği kabul edilen suçlarda belgelerin toplanma zorluğu ve ifadelerin uzunluğu nedeniyle toplamda 12 güne kadar gözaltı süresi uzatılabilecektir.
Gözaltı Kararına İtiraz Dilekçesi
……. NÖBETÇİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
…… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Soruşturma No : …..…/…….…
ŞÜPHELİ : (Şüpheli Bilgileri) (TCKN: )
MÜDAFİİ : Av.
Adres
SUÇ : Terör örgütü üyeliği (Gözaltı kararında yer alan suç)
GÖZALTI TARİHİ :
KONU : Gözaltı kararına itirazlarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
1-Müvekkil, şüpheli *** hakkında 27.10.2020 tarihinde Terör örgütü üyeliği suçunu işlediği iddiasıyla ………… Cumhuriyet başsavcılığının emriyle gözaltına alınmasına karar verilmiştir.
2-Bu kararın yerinde olmadığı kanaatindeyiz. Şöyle ki; CMK m. 91/2 hükmüne göre “Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır”. Gözaltı kararı verilebilmesi için suçun müvekkil tarafından işlendiği hususunda somut delillerin bulunması gerekir. Müvekkilin iddia edilen suçu işlediğini gösterir somut bir delil dosyada mevcut değildir. Buna rağmen müvekkilin gözaltına alınmasına yönelik karar alınması kanaatimizce hukuka aykırıdır.
3-Gözaltı bir tedbir olup ceza mahiyetinde uygulanması mümkün değildir. Müvekkil, gözaltına alınmasının üzerinden 4 gün geçmiş olmasına rağmen ne bir bilgi verilmiş, ne de hakkında bir işlem yapılmıştır. Bu durumda müvekkil uzun zamandır gözaltında kalmış olacak ve bu tedbir bir ceza mahiyetini alacaktır.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle itirazımızın kabulüne, müvekkilin gözaltına alınmasına/gözaltı süresinin uzatılmasına yönelik başsavcılığın kararının itirazen incelenerek kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederiz. (Tarih)
Şüpheli Müdafii
Av.
Tutuklama Tedbiri
Ceza Muhakemeleri Kanunu 100. Madde’de tutukluluk kararının verilebilmesi için bulunması gereken şartlar sıralanmıştır. Şüphelinin / sanığın tutuklanmasına ilişkin karar bir ceza verme şekli değil yargılamanın (soruşturmanın ve ardından kesin karara kadar kovuşturmanın) sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için şüphelinin / sanığın yargılama süresince cezaevinde bulunmasının isabetli olup olmayacağına ilişkin tedbirdir. Özgürlüğü kısıtlayıcı ve uygulamada sıkça karşılaştığımız bu konuda hak ihlallerinin yanşamaması için tüm aşamaları ve şartları kanunda açıkça, yoruma yer bırakılmayacak şekilde açıklanmıştır.
Tutuklama Kararı
Tedbire ilişkin kararın verilebilmesi için cumhuriyet savcısının, tutuklamaya ilişkin şartların oluştuğunu somut şekilde ortaya koyduğu talebini sulh ceza mahkemesine iletmesi gerekmektedir. Sulh ceza mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmede, tutuklama tedbiri için şartların varlığını kabul etmesi durumunda, şahıs en yakın cezaevine gönderilecektir. Kararda şartların varlığına ilişkin açıklamalar birer birer ortaya koyulmak zorundadır.
Tutuklama Nedenleri
“Tutuklama Nedenleri” başlıklı Ceza Muhakemeleri Kanunu 100. Madde “(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa…
Şeklinde düzenleme mevcuttur. Kanun maddesinin ilerleyen aşamasında katalog suçlar birer birer sıralanmışlardır. Kanunun açık şekilde düzenlemiş olduğu sürece kuvvetli suç şüphesi ile birlikte 2. Fıkrada sayılan veya 3. Fıkrada sayılan suçlardan birinin varlığı halinde sulh ceza mahkemesi tarafından tutuklama tedbirine karar verilebilecektir.
6.3. Tutukluluğa İtiraz
…. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA SORGU NO : (Tutuklama kararı verilen sulh ceza mahkemesi dosya numarası)
TUTUKLULUK KARARINA
İTİRAZ EDEN ŞÜPHELİ : (itiraz eden şüpheli bilgileri)
MÜDAFİİ : Av.
KONU : …. Sulh Ceza Hakimliği’nin yukarıda belirtilen sorgu numarası kapsamında müvekkil hakkında vermiş olduğu tutuklama tedbirine ilişkin itirazlarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda sorgu numarası belirtilen ve (Soruşturmayı yapan C.Başsavcılığı) Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (soruşturma numarası) Soruşturma numaralı dosyası sonucu …. Sulh Ceza Hakimliği’nce görülen tutukluluk isteminin değerlendirilmesinde müvekkil ……. için tutukluluk şartlarının oluştuğu gerekçesiyle tutuklama kararı verilmiştir. Ancak anılan karar hukuki mesnetten yoksun ve hatalıdır. Şöyle ki;
Olaya (Kuvvetli Suç Şüphesi Oluşmadığına) İlişkin Açıklamalarımız:
(Bu kısımda olaya ilişkin mevcut delillerin kuvvetli suç şüphesi oluşturup oluşturmadığına ilişkin açıklamalar yapılacaktır.)
…. Sulh Ceza Hakimliği’nin Tutukluluk Kararına İlişkin İtirazlarımız
(Soruşturmayı yapan C.Başsavcılığı) Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (soruşturma numarası) numaralı soruşturması kapsamında tutukluluk istemiyle …. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE sevki sonrası …. numaralı sorgu ile müvekkil hakkında, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, delilleri karartma ihtimalinin var olduğu, mağdur ve tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali, kanunda atılı suç için öngörülen cezanın alt ve üst haddi dikkate alınarak tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak anılan karar hukuki mesnetten yoksun ve hatalıdır şöyle ki;
CMK madde 100’de sayılan tutuklama koşulları gerçekleşmemiştir.
– Öncelikle yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkile isnat edilebilecek kuvvetli suç şüphesi bulunmamaktadır. Tutuklama tedbirinin uygulanması için gerekli en temel ve ilk şart gerçekleşmemiştir.
– Müvekkilin kaçma şüphesi yoktur ve ifadesinde de bahsettiği gibi sabit ikametgâh sahibidir.
-Müvekkil delilleri karartamaz, zira delil olarak görülen uyuşturucu maddeler zaten polisler tarafından teslim alınmıştır. Ayrıca, müvekkilin yapmış olduğu samimi ve olayı aydınlatmaya yönelik ifadeleri de delilleri karartma şüphesi olmadığını göstermektedir.
-Müvekkilin, tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı kurma ihtimali yoktur. Zira mağduriyetin giderilmesi için samimi beyanlarda bulunarak suçun aydınlanmasına katkıda bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle Tutuklama tedbirine ilişkin verilen karar hatalı olmuştur.
-Müvekkilin, bakmakla yükümlü olduğu ve birlikte yaşadığı yaşlı bir annesi vardır. Ayrıca 6 yaşındaki kızının bakımları da kendisine aittir. Müvekkilin tutukluluk halinin devam etmesi halinde hem annede hem çocukta tedavisi güç sonuçlarla karşılaşılabilecektir. (Bakmakla yükümlü olduğu, ağır hastalığının mevcut olduğu veya tutuklanması halinde işlerin duracağı bir ticari işletmeye sahip olduğuna ilişkin açıklamalar yapılabilecektir.)
-Kişinin Özgürlük ve Güvenlik hakkı hem Anayasa (m.19) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce (m.5) teminat altına alınan temel haklardandır. Tutuklama işlemleri bir tedbir niteliğindedir, tutuklama koşulları yok ise tutuklama şüpheliye verilen bir ceza olarak kabul edilmekte ve yukarıda anılan hükümler ihlal edilmektedir.. Bu husus da değerlendirmede dikkate alınmalıdır.
-Ayrıca tutuklama en son uygulanması gereken tedbirdir. CMK madde 109’daki adli kontrol kurumunun tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerekmektedir. Olayımızda ise müvekkil açısından tutuklama tedbiri en son seçenek olarak uygulanmamıştır. Dolayısıyla adli kontrol hükümleri de göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmalısı gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve hakimliğinizin resen takdir edeceği nedenler ile:
–TUTUKLAMA kararına yönelik itirazlarımızın KABULÜ İLE MÜVEKKİLİN TAHLİYESİNE,
–Sayın hakimliğiniz aksi kanaatte ise CMK m. 109’da yer alan ADLİ KONTROL hükümlerinin uygulanmasına, karar verilmesini talep ederiz..
Av. ….
Tutuklama Kararına İtiraz Eden
Şüpheli ….. Müdafii
Adli Kontrol Ne Demek?
Ceza Muhakemesi Kanunun 109. Maddesinde düzenlenen ve tutukluluk yerine uygulanabilen bir koruma tedbiridir. Mahkeme veya hakimliğin adli kontrol tedbirlerinden birine hükmedebilmesi için tutukluluğa ilişkin şartların dosyada mevcut olması gerekmektedir. Şartların varlığına rağmen CMK’de de belirtildiği üzere daha az sınırlayıcı tedbir yolu ile önlem almak daha orantılı olacaktır. Ancak tutuklama yasağı söz konusu olan suçlar bakımından da adli kontrol tedbiri uygulanması mümkündür.
Soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine Sulh Ceza Hakimliği tarafından karar verilebilir. Tutuklama talebiyle sevk edilen şüpheli hakkında talep olmasa dahi adli kontrol tedbirine ilişkin karar verilebilir. Kovuşturma aşamasında ise yargılamayı yapan mahkeme tarafından adli kontrol tedbirine ilişkin karar verilebilir.
Tedbire ilişkin karara itiraz edilebilecektir. İtiraz süresi 7 gündür; bu süre kararın şüpheliye karşı okunduğu günden veya tebliğinden itibaren başlar.
Adli Kontrol Ne Kadar Sürer?
Ceza yargılamasının görüldüğü mahkemenin veya sulh ceza mahkemesinin adli kontrole ilişkin kararında, tedbirin ne kadar süreyle uygulanacağı bertilmelidir. Eğer ki anılan kararda adli kontrol kararının ne zamana kadar geçerli olduğu belirtilmemiş ise aksi yönde bir karar verilene kadar karar geçerli olacaktır.
Adli Kontrol Kararına İtiraz
…. NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
…… SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO : (kararı veren sulh ceza mahkemesi dosya numarası) Sorgu
SORUŞTURMA NO : (soruşturmayı yapan C.Başsavcılığı) CBS. (Sorgu Numarası) Sor.
ŞÜPHELİ : (Şüpheli bilgileri)
MÜDAFİİ : Av.
Adres
KONU : …. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen 31/10/2020 tarihli adli kontrol tedbiri kararına itirazlarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Hakkında (soruşturmayı yapan C.Başsavcılığı) CBS …. S. Sayılı dosyadan yürütülen soruşturma kapsamında müvekkil ….. hakkında tutuklama tedbiri talep edilerek (kararı veren sulh ceza mahkemesi dosya numarası) Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiş ve neticede; müvekkilin ayda 1 defa her ayın ilk salı günü en yakın ilgili birime giderek imza atması ve yurt dışı çıkış yasağı tedbirlerine hükmedilmiştir. Ancak adli kontrol tedbiri uygulanmasına ilişkin şartlar gerçekleşmediğinden işbu kararın kaldırılması gerekmektedir. Şöyle ki;
“Adli Kontrol” başlıklı CMK m. 109’da “Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.” hükmü amirdir. Atıf yapılan CMK m. 100 “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
- a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgular varsa.
- b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
- Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
- Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa….” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan kanun hükümleri çerçevesinde bir inceleme yapıldığında adli kontrol tedbirine hükmedilmesinin tedbirden öteye giderek müvekkili cezalandıracak nitelikte olduğu açıktır.
Kuvvetli Suç Şüphesinden Bahsetmek Mümkün Değilidr.
(Somut olaya ilişkin kuvvetli suç şüphesi değerlendirmesi yapılacaktır.)
Müvekkilin Kaçma Şüphesi Veya Delillere Etki Etme İhtimali Bulunmamaktadır.
Müvekkilin kaçma şüphesini gösteren herhangi bir somut olgu olmadığı gibi delillere etki edebileceğini gösteren bir davranışı da mevcut değildir. Müvekkilin sabit bir ikamet adresi ve işi vardır bu sebeple adli kontrol tedbirinin uygulanmasının soruşturma ve yargılama safhaları açısından bir gerekliliği yoktur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; müvekkil …. hakkında verilen adli kontrol kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederiz. (tarih)
Av. …
Şüpheli ….. Müdafii
Basit Yargılama Usulü
Ceza Muhakemesi Kanunu m. 251’de düzenlenmiştir. Uygulanması belirli şartlar altında yargılamayı yapan mahkemenin takdirindedir. Bu usule göre yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında verilen cezada ¼ indirim yapılır.
Yargılama konusu suçun adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan olması. Yargılamayı yapan Ceza Mahkemesince basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Basit yargılama usulünde genel hükümlerin aksine yargılama duruşmasız olarak yazılı şekilde dosya üzerinden yürütülür. Mahkeme, savcılığın hazırlamış olduğu iddianameyi sanığa tebliğ ederek 15 gün içinde yazılı olarak savunmasını yapmasını ihtar eder.
Basit Yargılama Usulüne Tabi Davalar
Yargılama konusu suçun, adli para cezasını veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan birisi olması gerekmektedir. Bu suçlara pratikte sıkça karşılaşılan: Hakaret, Güveni kötüye kullanma, Görevi kötüye kullanma, Basit cinsel taciz, Tehdit suçları örnek verilebilir.
Seri Muhakeme Usulü
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uygulanan ve Ceza Muhakemesi Kanununun 250. Maddesinde düzenlenen bir ceza usul yoludur. Seri muhakeme usulünde savcılık tarafından yapılan indirimli ceza teklifinin şüpheli tarafından kabul edilmesi sonrası buna ilişkin tarafların anlaştığı cezanın mahkeme tarafından onaylanması söz konusu olur.
Bu usulün uygulanabilmesi için; Soruşturma aşamasının tamamlanması ve şüpheli hakkında iddianame düzenlemeye yeter derecede şüphe mevcut olması gerekmektedir. Takipsizlik (kyok) kararı verilecek durumda bu usul uygulanamaz.
Kocaeli Ceza Avukatı
Kocaeli Ceza Avukatı olarak tecrübeli kadromuz ve hak kavramını ön plana aldığımız felsefemiz ile hizmetinizdeyiz. Ülkemizde ve dünyada artan şehirleşme hayatı ve insanların birbiri ile çok temas etmek zorunda kaldığı bir sistemde yaşıyoruz. Şehirleşmenin ve görev dağılımının artmasıyla birlilikte, ihtiyaçlarını karşılamak isteyen insanlar birbirleri ile iletişim kurma konusunda adeta zorunludurlar. Hal böyle olunca insanın ve etkileşimin olduğu yerde uyuşmazlıklar ve sorunlar da aynı oranla artmaktadır. Eğitim düzeyi ve bilinçli bireylerin yetiştirilip yetiştirilemediği de tabii ki hukuki sorunların oranlarını etkilemektedir. Ama istatistikler incelendiğinde görüleceği üzere suç işleme oranı, bir suça karışma oranı ve cezaevlerindeki doluluk oranı her geçen gün artış göstermektedir.
Bazen kasten suç işleme amacıyla hareket edilmemesine rağmen bile bir suçun ortasında kaldığınız durumlar oluşabilmektedir. İşte tam da bu aşamada A&G Hukuk Bürosu bünyesinde Kocaeli Ceza Avukatı olarak hizmet vermekteyiz. Ceza Hukuku alanında uzman avukatlarımız ile hukuki uyuşmazlıklarda sanık, mağdur, müşteki vekili olarak hizmet vermekteyiz.
Kocaeli Ceza Avukatı olarak hizmet vermekten gurur duyan A&G Hukuk Bürosu ceza yargılamasının kovuşturma ve soruşturma aşamalarında müvekkilleri ile sürekli temas halinde, her aşamayı bilgilendirerek ve hak kavramını ön plana alarak hizmet vermektedir. Siz de Kocaeli ilinde iseniz; ceza hukuku alanında hukuki uyuşmazlıklarınız için A&G Hukuk Bürosu’na ait sitemizin iletişim kısmından randevu alarak Kocaeli Ceza Avukatı için bir randevu oluşturabilirsiniz.
Eğer ki Kocaeli il sınırları içerisinde değil veya ofisimize görüşmeye gelecek zamanınız yoksa avukatlarımız ile telefon üzerinden iletişim kurabilir, hukuki uyuşmazlıklarınızı paylaşabilirsiniz. Avukatlarımız ilk andan itibaren, uyuşmazlığın sonuçlanacağı son ana kadar sizinle tüm tecrübelerini paylaşarak büyük bir özveri ile hizmet vermektedir.